Oryantalizm ve oryantalistlerin ya da başka bir deyişle Şarkiyat ve müsteşriklerin İslam’ın başlangıcından günümüze kadar Müslümanların entelektüel bilinçlerinde Hıristiyanlık ve Hıristiyanlar bir anlamda da misyonerlikle özdeşleşen kavramlar olarak kendilerini sürekli muhafaza ettiğinden kimsenin şüphesi bulunmamaktadır. Elbette ki birkaç safhaya ayrılan oryantalizm çalışmalarının her safhada aynı özellikleri taşıdığını söylemek meselenin anlaşılmasında doğru bir yöntem ve anlayış değildir. Zira bir aydınlanma dönemi oryantalizm çalışmaları daha doğru bir tanımlama ile aydınlanma filozoflarının İslam hakkındaki araştırmaları diğer oryantalizm çalışmaları ve oryantalistlerden istisnalarıyla birlikte kesin çizgilerle ayrılmaktadır. Bununla birlikte oryantalizm çalışmalarının başlangıcından günümüze değin değişmeyen bir takım karakteristik özelliklerinin de olduğunun vurgulanması gereklidir. Bunların belki de en önemlisi inanç öğretilerinin dolayısıyla da kelam konularının bu çalışmalarda en önemli payı almış olmasıdır. Bu bağlamda eserin temel hedefi İslam inanç sistemi ve kelam konularının oryantalistler ile aydınlanma dönemi filozofları tarafından nasıl ve ne şekilde ele alınıp değerlendirdiklerinin karşılaştırmalı bir şekilde ortaya konulmasıdır. Ancak çalışmamızın Alman oryantalistleri ile filozoflarıyla sınırlı olduğunu ve takriben 1700 1900 yılları arasındaki zaman dilimini kapsadığını belirtmemiz gerekecektir.