Horkheimer’in dediği doğruysa, yani hepimiz bir taraftan bir anlamda Aydınlanma’nın çocuğu isek ve onun mirasını paylaşıyorsak, diğer taraftan da Aydınlanma’nın günahlarıyla malul bir dünyada yaşamanın ızdırabına katlanmak zorundaysak, yeniden ve her tarihsel durumda, yani Modernite dediğimiz geri çevrilemez, karşı konulamaz ve meydan okunamaz tarihsel sürecin yaşadığımız bugünüyle ilgili her momentinde Aydınlanma’yı tekrar tekrar düşünmek zorundayız. -Ahmet Çiğdem- Aydınlanma, Türkiye’nin düşünce hayatında çoğu kez Aydınlanma’nın diyalektiğine yakışmayan kutsallaştırıcı bir edayla, yüzeysel bir bilimlere saygı yaklaşımıyla ve homojen bir süreç olarak konu edinmiştir. Ahmet Çiğdem’in çalışması, Aydınlanma’nın oluşumu ve sonuçları itibarıyla çok yönlü karakterini ortaya seriyor. Aydınlanma felsefesinin temel esaslarını, toplumsal temellerini ele alıyor; Fransız, Alman, İngiliz (ve İskoç) Aydınlanma tecrübelerini özgül bağlamları içinde değerlendiriyor. Bu kısa ama yoğun çalışma, hem konu üzerine temel bilgileri özetleyen hem de eleştirel nitelikli bir elkitabı.