Osmanlı parlamentosunun çalışma yöntemleri ve gelenekleriyle ilgili bilgilerden yoksun bulunduğumuz açıktır. Meşrutiyet parlamentosunun on yıllık bir dönem içinde bu sürenin yarısı kadar fiilen çalışarak ilk kez çokuluslu bir devletin parlamentosu görevini büyük zorluklar içinde yürütebilmiş ve Türkiye’nin çoğulcu siyasal hayatının simgesi ve başlatıcısı olmuştur. - Tarık Zafer Tunaya Tunaya Hoca’nın belirttiği gibi Osmanlı Meclisi gerçekten ülkemizdeki çoğulcu siyasal hayatın bu anlamda başlatıcısı ve simgesi olmuştur. Ne var ki, bir siyasal kurum olarak bu parlamento üzerine yapılan çalışmalar, Meşrutiyetle birlikte imparatorluğun siyasal ve toplumsal yaşamında başlayan büyük gelişmeleri, kişi haklarından basına ve siyasallaşmaya kadar uzanan değişimleri bütünüyle kavramamıza yetmemektedir. İşte, iki meclisli yasama organı modelini temel alan Meşrutiyet meclisindeki senato yu inceleyen, Pamukkale Üniversitesi öğretim üyelerinden H. Aliyar Demirci’nin İkinci Meşrutiyet’te Âyan Meclisi, 1908-1912 adlı çalışması, yakın tarihimizin önemli siyasal kurumu Osmanlı Meclis-i Umumi’sinin ikinci kanadı olan ve atamayla oluşturulan Âyan Meclisi’nin yani Heyet-i Âyan’ın yapılanması, bileşimi, çalışma yöntemleri üzerine yapılmış ilk kapsamlı araştırma olarak öne çıkıyor. Demirci bu çalışmasında Âyan Meclisi’nin Kanun-ı Esasi ve içtüzükle belirlenmiş yapısını ortaya koyarken, meclisin nasıl işlediğini, yasama ve denetleme faaliyetleri ile birlikte siyasal olaylar ve özellikle 31 Mart karşısındaki tutumunu ele alıyor. Ayrıca kitapta Âyan Meclisi’ne ait çok önemli belgelerin yanısıra fotoğrafları bulunabilen âyan üyelerinin de bir albümü yeralmaktadır.