Ay Işığında Yürüyüş bir göçün hikayesidir... İnsanoğlunun doğumdan ölüme uzanan yorucu ve uzun seyahati, etrafındaki kalabalığa rağmen yalnız başına tamamlanacak, her insan yaptığı bu yürüyüş boyunca, çevresinde ve kendisinde değişen her şeye rağmen tabiatın doymaz oğlu toprağa yenik düşecektir. Bu yolculuk boyunca kişiye eşlik edecek tek ışık kaynağı elbette ki alaca karanlığın kayıtsız hakimi Ay olacaktır. Ay Işığında Yürüyüş, dıştan içe, içten dışa bir göçün hikayesi, bir büyük aşkın ve ondan arta kalanların bir anlatımıdır. Ümit İhsan, bu ilk romanında, Türkiye’nin 1950’li yılların sonundaki kırsal kesim ilişkilerine ışık tutarken, insanlık tarihinin en eski iki karakteristik özelliğini de irdeliyor: Aşkı ve ikilemi. Ay Işığında Yürüyüş, bu yönüyle, hem geniş bir ailenin büyük kente göçünü, hem de genç bir kızın hayallerinden gerçeklere yolculuğunu aktaran, son derece ustaca kurgulanmış bir roman.