Dışarı çıktım. Önüme ay ışığıyla aydınlanmış bir sokak çıktı. Sokaktan dümdüz yürüdüm. Etrafta sürekli insanlar dolaştığı bu sokak önce hoşuma gitti. Fakat bir süre sonra o iradesiz akan kalabalığı görmeye ve taşra giyimli kişilerin birbirinden bağımsız gülüşlerine katlanamadım. Sonunda geminin kalkış vakti gelmişti. Duygularım karmakarışıktı. Bu karışıklığı kanımda bile hissediyordum. Yürürken sallanıyordum ve ayaklarım kaydığı için zorlanıyordum. Sanki dünya ayaklarımın altında nefes alıyordu. Hatta gökten bakıldığında sokak sallanıyor gibiydi.