Bir gencin, İstanbul’dan Sidney’e uzanan kendini bulma yolculuğu. Edebiyatımızın değerli kalemlerinden, 2009 Çukurova Ödülü sahibi, şair, öykücü Nihat Ziyalan, ilk gençlik romanını farklı okuma denemeleri sunarak gençleri edebiyatla buluşturmayı amaçlayan ve editörlüğünü Semih Gümüş’ün üstlendiği, Müren Beykan’ın yayına hazırladığı Köprü Kitaplar koleksiyonu için yazdı. Yazar, kendi yaşamından izler taşıyan romanında, İstanbul’dan Sidney’e uzanan bir öyküyü anlatıyor. İstanbul’da ilk aşkı, aile bağlarını, gelecek endişesini konu ederken, Sidney’de gurbetçilerin iki farklı kültür arasında kalmışlığına, sığınılan değerlere ve yabancılık duygusuna tanıklık ediyor; göçmenlik ve gençliğin beklentileri üzerine düşündürüyor. İstanbul’un kültürel çeşitliliğini en iyi yansıtan bölgelerden olan Beyoğlu’nu merkezine alan roman, Ziyalan’ın şiirsel üslubuyla biçimleniyor. Günümüz gençlerinin, geleceklerine ilişkin karar verirken yaşadıkları karmaşık duyguları, kaygı ve çıkmazları ustaca dile getiriyor. 2010 Memet Fuat Yayıncılık Ödülü ile taçlanan Köprü Kitaplar koleksiyonunun her bir kitabı da, birbirinden doyurucu edebiyat okumaları sunuyor. İstanbul’da, Beyoğlu’nun Asmalımescit semtinde yetişen on dokuzluk yakışıklı Altan, karşı komşu, ekmekçinin kızı Yasemin’le çocukluktan sevdalıdır. Üniversite sınavında istediği puanı tutturamayınca, dil öğrenmek üzere, çok uzaklara, Avustralya’nın Sidney kentine gider. Altan, kapağı yurtdışına atmıştır, ama gurbetin ağır duyguları yalnızlık ve yabancılık yapışır yakasına. Üstelik, hem para kazanmak zorundadır, hem de Elif’e rastlamıştır… “Attım Kapağı Yurtdışına, bir gençlik romanı elbette, ama Nihat Ziyalan’ın, yazdıklarını her yaş grubuna ayarlayarak farklılaştırmaya çalıştığını sanmıyorum. Yıllar içinde edindiği bir öykü ve roman anlayışı var onun, üstelik genç insanların bireylik ve kimlik kazanma sorularıyla da hep çok içli dışlı olmuş. Belki pek çoklarımızın kendiliğinden yaşadığı hayatların içinden, bir romanın konusu olmaya değer ayrıntıları çıkarmak, Nihat Ziyalan gibi usta yazarların işidir.” Semih Gümüş