Atlantis efsanesi her zaman kaybolmuş parlak bir medeniyetin yeryüzünde konumlandırılmasıyla ilişkilendirildi. Bu, yalnızca uzak bir geçmişte sular altında kalmış bir adanın değil, yitip gitmiş olağanüstü bir dünyanın, ideal bir mekân ve toplumun da arayışıydı. Atlantis cennete dönüş özleminin nesnesi olup çıktı. Sulara gömülmüş büyük bir medeniyet imgesi, Batı’nın muhayyilesinde adeta demir attı. Batı, bir ütopyadan hayalet adaya, bir çöküş imgesine uzanan, son derece zengin ve çelişkili simgeleri Atlantis’e atfetmekten hiç vazgeçmedi.