1943 yılında gönderildiği Auschwitz Toplama Kampı’ndan sağ çıkan 24 kişiden biridir, Torinolu Yahudi yazar Primo Levi. Sağ kalabilmesini şansa olduğu kadar, kimyager olmasına ve kendi deyişiyle kampta dostluk kurduğu İtalyan duvar ustasının yardımlarına borçludur. Anılarını yargılayarak değil, bir gözlemci gibi yazan Primo Levi, hayatını Yahudi soykırımının tanıklığına adamıştı. Bunlar da mi İnsan ve Boğulanlar, Kurtulanlar adlı kitapları, onun bu tanıklığının güçlü örnekleridir. İlk kez 1963 yılında yayınlanan Ateşkes ise, 1945 yılında savaş sona erince özgür bırakılan Primo Levi’nin yıkıntı halindeki savaş sonrası Rusyası’nda, İtalya’ya dönmek için yaptığı dolambaçlı, çapraşık ve hem müthiş güçlükler içinde geçen, hem acı bir mizah barındıran yolculuğu anlatır. Toplama kampları için, amaçları insanı, insandan daha az bir şey haline getirmekti diyen Primo Levi, kamplarda sağ kalabilmenin tek kuralının şans olduğunu da söylemişti. Her şeye karşın iyimserliğini koruyan, insana inanan bu anıların yazarının 1978’de Torino’daki evinde intihar etmesi, soykırımdan sağ çıkmış olmanın yarattığı vicdani yükten ve suçluluk duygusundan kurtulamadığının bir işareti olabilir.