Mustafa Kemal Atatürk, çocukları çok severdi. Onun açık mavi gözleri her yerde çocukları arardı. Çağdaş ve mutlu Türkiye'yi çocuklarda görür, çocuklarda bulurdu. Tüm yurt gezilerinde çocuklara sevgiyle yaklaşır, onlarla uzun uzun söyleşir ve onlara değişik sualler yöneltirdi. Ancak Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra gelen hiçbir cumhurbaşkanı, hiçbir başbakan, hiçbir bakan veya bir asker, bir çocuğu elinden tutup da resim sergisi gezmeye götürmedi. Hiçbir cumhurbaşkanı veya hiçbir başbakan bir çocuğu protokol sırasının en önüne oturtmadı. Hiçbir cumhurbaşkanı bir çocuğu salıncakta sallamadı. Bir çocuğu taşıttan kendi elleriyle indirmedi. Bir yabancı konukla birlikteyken yanına çocuk almadı. Bir yetişkini dinlerken gösterdiği ciddiyetle dinlemedi. Onlarla birlikte denize girmedi, objektiflere poz vermedi. Onlarla gezintilere çıkmadı. Onlara el öptürtmezlik yapmadı. Tüm bunlar bir yana, 1938’den itibaren bu ülkede yetişkin ile çocuk dostluğu, arkadaşlığı diye bir şey kalmadı. Oysa sadece kendi tarihimizde değil, dünya tarihinde dahi çocuklara Atatürk ölçeğinde önem ve değer veren, onları Atatürk kadar ciddiye alan bir başka kimse olmamıştır. Bunun böyle olduğu, yüzlerce fotoğrafla/belgeyle sabittir.