Türkiye’de heykel dendiği zaman, en azından halk arasında , esasen Atatürk heykeli anlaşılır. Atatürk heykelleri, ülkede heykel estetiğini belirleyen baskın unsur niteliğini taşıyor. Bu heykeller, aynı zamanda kamusal mekânlara nizam veriyor, kentin merkezini belirliyorlar. Aylin Tekiner, titiz çalışmasında, öncelikle Atatürk heykelleri rejiminin politik bir tahlilini yapıyor. Başka deyişle, Atatürk heykelleri üzerinden bir siyasi tarih okuması gerçekleştiriyor: Bu heykeller topluma nasıl mesajlar vermek üzere tasarlandı? Mesajlar, Cumhuriyet tarihi boyunca ne ölçüde devamlılık gösterdi, dönemlere göre nasıl farklılaştı? Erken Cumhuriyet döneminde oluşturulan kişi ve devlet kültüyle dönemin totaliter rejimlerinin estetik politikaları arasında ne gibi benzerlikler görülebilir? Özellikle 12 Eylül 1980 askerî darbesi sonrasındaki Atatürk heykeli yaptırma kampanyaları nasıl bir toplum tasarımının ifadesiydi? Kitaptaki diğer analiz düzlemini ise, Türkiye’deki Atatürk heykelleri envanterinin estetik açıdan ve görsel mesajlar açısından yorumlanması oluşturuyor. Sadece belli başlı anıtsal örnekler değil, pek bilinmeyen, kenarda köşede kalmış heykeller de bu gözle inceleniyor. Ayrıca, defalarca yeniden üretilen kalıp-modeller olgusuna ve bunun gitgide büyüyen piyasasına dikkat çekiliyor. Kentsel peyzajın bir sabitine dönüşen ve heykel algısını bir kalıba sokan Atatürk heykelleri hakkında, geniş perspektiften, analitik bir inceleme.