Hz. Mevlana ve Şems-i Tebrizi ilahi, yani Gerçek Aşkın yolunda yanmışlardı. Günümüzde de bu tarz aşkın kapısını aralayabilen insanlar var. Peki biz sıradan insanlar için bu yolculuk nasıl olacak? Başımıza neler gelecek? Modern hayatın içinde Egonun şaşırtıcı oyunlarına yenik düşmeden ilerlemek nasıl olacak? Bu kitapta Gerçek Aşkın yolculuğuna çıkmış gerçek bir kadının öyküsünü bulacaksınız. Hazzın, karanlıkta saklı olduğunu düşünüyordum. Ama aslında o kirli, bulanık bir denizde yüzmek gibiydi. Neydi o öyle, iyi ve güvenli ilişkiler durağan, sıkıcı, monoton olacaktı. Hazdan ve tutkudan yoksun. Ama bu kendi aydınlığımı bile bile karartmaktan başka bir şey değilmiş. Kendi ellerimle kendimi aşağıya çekiyordum. Her yükselmek isteyişimde, gerçeği göremediğim için biraz daha batıyordum. O nedenle hep orijinal sandığım, ama ruhen bozuk tiplere tutuldum. İlk kez karanlığa hayır deyip elimin tersiyle onu itmeye karar verdiğim an, her şey dönüştü. Çünkü artık her yolu denemiş ve sınıra gelmiştim. Hande Ego öylesine kuvvetlidir ki, onu ortadan kaldırıp kalbimizde zaten var olan İlahi Sevgiyi ortaya çıkartmamamız için elinden geleni yapar. Melankoli, melodram, abartılı sahnelerden hoşlanır. İçimizdeki ışığı söndürmeye uğraşır. Oysa bu işin püf noktası, ısrarla Işığa Evet demek ve bir daha arkaya bakmadan aynı yolda yürümeye, bizi korkutsa bile devam etmektir. Gerçek Aşk’ı nasıl ayırt ederiz, bilir misiniz? İnsanın zihnini, kalbini yormaz ve kesinlikle zarar vermez. Hatta gerçek sevgili, düştüğünde, sen talep etmeden elinden tutup kaldırır. Seni sarıp kavrar. Bunun konuşulmasına bile ihtiyaç kalmaz. Kalbinde nedensiz acı oluşturmaz ve başka bir sebepten oluşsa bile, onu seninle beraber eritir. Yani senin tekrar ışığa dönmene yardımcı olur. Aslında Ayrılık Da Yoktur, Gerçek Aşka giden yolun kapısını aralıyor.