Memleket olarak pek rağbet etmediğimiz bir tür otobiyografi. Mühim isimler hakkında yazılan biyografilere aşinayız daha çok. Otobiyografi, doğası gereği yüzleşmeyi ve kendine karşı acımasızca dürüst olmayı dayatıyor. Sevan Nişanyan'da bu ikisi de var. Bütün eserlerinde ezberlerle, tarihle, dille, yerleşik turizm algısıyla ve daha nice şeyle cesaretle yüzleşen Nişanyan kendini kayırmıyor. Çocukluğu, Robert günleri, Amerika'daki solculuk zamanları, gencecik yaşta yaptığı ve çok ses getiren Karl Marx tercümesi, Kafkasya'daki savaş meydanları, Etiyopya manastırları, Amazonlar, Şirince, Van, Ermenistan... Aslanlı Yol müthiş bir kurmaca metin olarak da okunabilir. Göreceksiniz: Gözü pek bir seyyah olan Nişanyan sürekli kayboluyor, arabası bozuluyor, yolu bulamıyor, insanlara yol soruyor, onlarca yıldır kullanılmamış patikaları deniyor ama pes etmiyor. Asla. Sadece eserleriyle değil, hayatıyla da bütün ezberlere savaş açan dâhi bir seyyahın otobiyografisi. Okuduktan hemen sonra müthiş bir yola çıkma isteğiyle, üstelik!