Yatağa uzanmış ve annemi düşünüyorum. Gün geçmiyor ki onu ve ölümünü düşünmeyeyim. Sanki bir felaket iki ay önceydi. Bazen felaketin olmasını beklemek felaketten daha zordur. Kolumun üzerine uyuyorum ve yatak odasının köşesindeki vazoya bakıyorum. Vazonun içindeki yapraklar, üst üste sanki genişçe bir şemsiye olmuş. İsmi nedir bilmiyorum. Bitki isminde olan apartmanları hiçbir zaman aklımda tutamıyorum. Çiçek isimlerini de bilmiyorum. Mehtap'a bir demet çiçek alacağım zaman çiçekçiye çiçek ismi yerine her zaman renklerini söylüyordum: "Lütfen bir tane sarı çiçeklerden, birkaç tane de o beyaz çiçeklerden kenarına koyunuz. Zahmet olmazsa kırmızıları sarıların önüne koyunuz." Ama Mehtap bütün çiçeklerin isimlerini biliyordu. Saksının içinde bitkilerden birinin kökü kırılmış, geniş yapraklar ona yapışıp eğilmiş saksının bitkiye doğru uçuyor ve o anda aklıma buzdolabının arkasında görmüş olduğum büyük karıncalar geliyor. Bilmiyorum bu evde niye bu kadar karınca ve böcek var.

Benzer Kitaplar