Ne yalan söyleyeyim; gözlerini kırpmadan aynı şekilde bakmaya devam etmesi, biraz tedirgin olmama neden olmuştu. Ama bunu belli etmiyordum ya da belli etmediğimi zannediyordum. Zira bu bakışlardan saklanmak imkânsız gibiydi. Saat gece yarısına yaklaşıyordu ve kafayı çekmiş bir serkeş ya da aklını kaçırmış bir deli olma ihtimalini göz önünde bulundurmamak ahmaklık olurdu. “Bakışlarında bir mana aramak, hayalimde yarattığım bir yanılsama olabilir ve serseri bir bıçak darbesiyle hiç ummadığım bir saldırıya maruz kalabilirim,” diye düşündüğümü hatırlıyorum o anda… Ama dedim ya bunları hiç belli etmedim ya da ben öyle sandım.