Bildiğimiz Einstein, hayatının son yirmi yılını Princeton’da, hiçbir zaman tamamlanamayacak olan birleşik alan teorisi üzerine çalışarak ve dünyanın ne yazık ki ihtiyaç duyduğu akılcılığın korunması için bir dizi cesur çabayı destekleyerek geçiren saygın bir kişiliktir. Bu mektuplarda bulacağınız Einstein ise üzerinde yüzyılımızın fiziğinin inşa edildiği kavramsal ve kuramsal yapının büyük bir kısmını 1905 ile 1925 yılları arasında yaratan çok ilginç bir gençtir. Einstein ile Marić’in İsviçre Federal Politeknik’te öğrenciyken tanışmalarıyla başlayıp 1903’te evlenmelerinden kısa süre sonrasına kadar devam eden bu elli dört aşk mektubu, bir yandan Einstein’ın 1905 mucize yılı öncesi zihinsel gelişimine ışık tutarken, öte yandan ilk karısıyla ilişkisine de benzeri görülmemiş bir bakış sunmaktadır. Bu mektuplarda Einstein, nişanlısıyla beraber mali ve kişisel mücadelelerle –aralarında varlığı sadece bu mektuplar yoluyla bilinen gayrimeşru bir kız çocuğunun doğumu da olan– kuşatılmış âşık bir genç adam olarak ortaya çıkar. “Tavan arasındaki sandıklarımızda hepimizin, anne ve babalarımıza karşı aynı tahammülsüzlükleri, aynı toylukları, aynı tutku ve sevinçleri açığa çıkaran mektupları vardır. Ama bunlar Einstein’ın; farkı yaratan da bu işte. - New York Times “Bu mükemmel kitap akademisyenlerin ve Einstein hayranlarının çok ilgisini çekecek.” - Sunday Telegraph “Bu aydınlatıcı ve şaşırtıcı derleme, zorlu bir aşkın belgelenmesinin zeminini hazırlayan harika bir girişle başlıyor.” – Booklist