Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Bakî kabristânını ve Uhud şehîdlerini ziyâret ederdi. Hindistânın büyük âlimlerinden, Abdülhak-ı Dehlevî “rahime-hullahü teâlâ” 1052 [m. 1642] de vefât etdi. Fârisî (Medâric-ün-nübüvve) kitâbında Uhud gazvesini anlatırken buyuruyor ki, Ebû Ferde “radıyallahü anh” buyurdu ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, birgün Uhud şehîdlerini ziyâret etdi. (Ey ibâdete lâyık olan Rabbim! Senin bu kulun ve Resûlün şâhidim ki, bunlar senin rızânı kazanmak için şehîd oldular!) dedikden sonra, bize dönerek, (Bir kimse bunları ziyâret ederse ve selâm verirse, bunlar o selâm sâhibine cevâb verirler. Kıyâmete kadar, böyle cevâb verirler) buyurdu. Peygamberimiz, Uhud şehîdlerini ziyârete gider, (Sabr etdiniz. Size selâm olsun!) buyururdu. Hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anhümâ” de, halîfe iken, Uhud şehîdlerini ziyâret ederek, böyle söylerlerdi. Fâtıma-ı Huzâiyye “rahime-hullahü teâlâ” diyor ki, Uhud meydânından geçiyordum. (Ey Resûlün amcası Hamza “radıyallahü teâlâ anh”, sana selâm olsun!) dedim. (Allahın selâmı ve rahmeti ve bereketi sana olsun!) cevâbını işitdim.