Ozanlar yanılmamışlar, bilim doğruluyor bunu: bizim ilk ve en doğal uyuşturucumuz, doğuştan getirdiğimiz aşktır, sihirli gücü ve zararlı öteki yüzü ile. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, dokunarak ya da duygusal olarak yaşanan aşkın organizmamızı değiştirdiğini anlamamızı sağladı. Sevdiğimiz zaman organizmamızın, hazzın doğal mekaniğini aktifleştiren ve bize da-ha çok sevme arzusu veren, dolayısıyla daha çok haz duymamızı sağlayan mutluluk maddeleri ürettiğini öğrendik. Hazzın doğal mekaniği içinde gerçekleşen bu akım, tıpkı bağımlılık durumunda olduğu gibi, âşık olma durumunda da bizi “müptela” haline getirebilir: Bu durumda yoksunluk, tahammül edilemez bir şey olarak yaşanır ve tutku, bağımlılığa dönüşür. Bütün bunları biliyor olabiliriz, ama aşk hakkında daha bilmediğimiz o kadar çok şey var ki... onları da Michel Reynaud’dan öğreniyoruz: Sayısız klinik deneyimlerini, hayvanlar üzerinde ve yazın dünyasında yaptığı araştırmalarla zenginleştiren Michel Reynaud, Aşk Hafif Bir Uyuştu-rucudur... Genellikle’de, sevda durumunun her evresini, biyolojik ve psikolojik görünümleri altında ele alıyor. Aşkın bize nasıl doping verdiğini ve aynı zamanda uyuşturucu bir madde etkisi yaparak acıya, hatta depres-yona nasıl dönüştüğünü, bu dönüşüme izin vermeden aşkı nasıl daha ke-yifli yaşayacağımızı gösteriyor. Aşk Hafif Bir Uyuşturucudur... Genellikle, aşka derin saygılarını sunan bilimin ruhumuza yaptığı büyük bir katkı...