Hakk, Asil Dede’yi âlemdeki her varlığın dilini anlama ve konuşma yeteneğiyle donatır. O sadece insanları, hayvanları, nebatı değil yağmuru, rüzgârı, ışığı, hatta karanlığı da duyan dinleyen bir derviştir. Asil Dede’nin görevi, birbirinin dilinden anlamayanları barıştırma ve iyilikte birleştirmedir artık. Ona aşkın dilini öğreten vuslatın ölümüyle en büyük servetini kaybeden Asil Dede’ye Hakk, yıllar sonra bir nimet daha sunar. Gündüzleri vazifesine sadık kalan adam, gözlerini kapattığında, öte yerde, sonsuzlukta buluşabilmektedir. Vuslat’ıyla. Gün gelir, son görev fısıldanır kulağına. İyilik kandilinin ateşini harlamak. Asil Dede bunun için bir düğün tertiplemeye karar verir.