Almanya’nın önde gelen felsefecilerinden Marcus Steinweg’in bir eseri ilk defa Türkçenin diyarına adım atıyor. Aşikârlık Dehşeti: Sahte Kesinlikler’de Steinweg, sıradan başlıklar altında aşktan naifliğe, piyasadan dine, can sıkıntısından ırkçılığa varıncaya kadar gündelik hayatımızın çeşitli veçheleriyle ilgili aforizmalar, değiniler ve yorumlarla sarsıcı düşünceler geliştiriyor. Üslubu ve tarzıyla felsefeyi akademinin koridorlarından çıkarıp onu asli görevine, kendimiz için düşünme ödevine çağıran bir çalışma Aşikârlık Dehşeti. Roland Barthes’ın “yazdıran metinler” dediği türde, yani olup bitmemiş, okurun muhayyilesine açık, onun da yazma sürecine aktif biçimde katılmasını bekleyen, huzursuz edici ve talepkâr bir metin. “Ne de olsa felsefeciler dünyaya güven duymayı bırakarak yerleşirler dünyaya. Herhangi bir aşikârlıktan yoksun bir gerçeklikte yaşarlar. Düşünmek bu aşikârlık yokluğuyla başa çıkmak demektir. Kendini en açıkça gözler önüne serdiği yer, tutarlılık vaadinin uçsuz bucaksız olduğu noktalardır. ‘Felsefe nedir?’ sorusuna verilecek bir ilk cevap şu olabilir: Felsefe bir yaşam tarzı olarak tutarsızlık deneyimidir.” “Steinweg: Ne de uygun bir isim! Hem “taşlı yol”, yani sağlam ve dirençli (locus lapidibus stratus) anlamına, hem de tek tek taşlarla (strada lastricata), kesik kesik nirengi noktalarıyla döşeli bir yol anlamına geliyor. Ekmek kırıntılarının bıraktığı iz onun dönüp yolunu bulmasını sağlıyor. Kitaba istediğiniz yerden başlayabilirsiniz ve nerede olmanız gerekiyorsa daima oraya varacaksınız.” Jean-Luc Nancy “Felsefe ve sanat, disiplinlerin en hafif ve en karmaşık olanları. Günümüzdeki felsefeciler arasında Marcus Steinweg bana kalırsa en sanatsal olanı.” Rosemarie Trockel (Alman sanatçı ve akademisyen)