Jacques T. Godbout kitabında gündelik yaşantımızın ve özel günlerimizin önemli bir parçası olan armağanların aslında verilen kişi ile armağan eden kişi arasında bir nesne olmanın ötesinde bu iki kişi arasında karşılık verme yükümlülüğünün doğurduğu güçlü bir sosyal bağ oluşturduğunu anlatıyor. Her ne kadar biz onları nesneler olarak görsek de armağanlar dünyanın işleyişini anlamak için bakılması gereken bir kaynak belki de. Tüketimciliğin ve devlet kurumlarının egemen olduğu bir çağda, pek çok insan, öz çıkarın toplumdaki baskın güdü olduğuna inanır. Armağanlar da, en iyi ihtimalle, yararsız süsler olarak görülür. Armağan Dünyası’nda Jacques Godbout, armağanın aslında günümüz toplumlarında nasıl da hâkim olduğunu gösteriyor. Antropolog Marcel Mauss, ‘ilkel’ ve arkaik toplumlarda armağan aracılığıyla kurulan ilişkileri incelediği ünlü eserinde, bu değiş tokuşun temel özelliğinin, tarafları, değiş tokuş edilen nesnelerin maddi değerinin üzerinde ve ötesinde bağlayan bir sosyal bağ kurması olduğunu göstermişti. Bu karşılıklı soyut ‘borçlar’ sosyal dokuyu oluşturuyorlardı. Godbout ve Caille, modern toplumların piyasa alışverişleri zemininde ve öz çıkar peşinde işlediği varsayımının aksine, armağanın hâlâ sosyal dokumuzun temelini oluşturduğunu vurguluyorlar. Yazarlara göre, aynı türde karşılık verme yükümlülüğü hissi doğuran armağan, sadece bir nesne değil, bir sosyal bağ, belki en önemli sosyal bağdır. Kan ve organ bağışı, gönüllü çalışma, arkadaşlar, çiftler ve aile arasındaki ilişkiler, Noel Baba, sanatçılar ve izleyicileri arasındaki etkileşim ve sanatçı-toplum ilişkisi gibi birbirinden farklı birçok örnekte, armağan günümüzde etkili olmaya devam ediyor. Sürükleyici bir dille yazılmış olan Armağan Dünyası, dünyanın gerçekte nasıl istediğiyle ilgilenen herkes için cazip bir kitap.