...Namlular burada dakikalar önce susmuştu. Araçtan arta kalan metal bir plakayı elinde tepsi gibi tutan bir muhalif savaşçı sokuldu yanımıza. Gülümseyerek elindekini uzattı. Dumanı tüten bu şeyin ne olduğunu bir süre anlayamadım. Yanan bir cesedin parçaları olduğunu ise ancak yükselen keskin kokuyu aldığımda fark ettim... O an, o savaş yıkımının arasında dolaşırken ilk kez ‘yaşanan şey her ne olursa olsun kesinlikle bir bahar değil!’ demiştim.