Tarih boyunca tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesi, “Arap Baharı” olarak adlandırılan sürecin başlamasıyla birlikte uluslararası arenada en fazla tartışılan gündem maddelerinden birisi olarak yer almaya başlamıştır. “Arap Baharı” olarak anılan Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki olaylar, Tunus’ta başlamış, müteakiben Mısır, Cezayir, Fas, Libya, Yemen, Bahreyn, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman, Suriye ve Kuveyt’e sıçramıştır. Olaylar, ülkelerin sahip oldukları kendine özgü toplumsal kültür, siyasi birikim, tecrübe, kurumsal yapı gibi özellikler neticesinde her ülkede farklı bir yönde evrilmiş ve süreç her ülkede farklı yaşanmıştır. Tunus’ta, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında daha az şiddetin ve ölümün yaşandığı olaylar sonucu Cumhurbaşkanı Bin Ali, yönetimi bırakmak zorunda kalmış; geçici hükümet kurulmuş, Kurucu Meclis seçimleri yapılmış ve bu seçimler bu sürecin içerisinde yer alan ülkelerde yapılan ilk serbest ve adil seçimler olarak tarihe geçmiştir. Kurucu Meclis öncülüğünde kurulan Anayasa Komisyonu, ülkedeki her kesime hitap eden ve eski tecrübelerden ders alınarak hazırlanan Anayasayı tamamlamıştır. Müteakiben de Tunus bu anayasaya göre yeni Başbakan ve Cumhurbaşkanını seçerek hem bölge ülkelerine örnek olmuş hem de diğer ülkelerden farklılığını ortaya koymuştur. Tunus’un tüm bu farklılığı kazanması ve başarılı olmasında tarihî süreç içerisinde Osmanlı ve Fransa ile karşılıklı ilişkiler sonucu yapılan reformlar ve bu reformlar sonucu oluşan eğitimli ve güçlü orta sınıf, kendine özgü sosyal ve siyasi kültür, tecrübe ve kurumsal yapı gibi özelliklerin etkisi büyük olmuştur.