Yanlış kavranılan batılılaşmayı anlatarak kendi dönemine eleştiriler getiren, toplumsal sorunlara değinen gerçekçi bir roman Araba Sevdası. Recaizade Mahmut Ekrem, okurlarını toplumun farklı yüzlerinde dolaştırıyor, 1870’lerin İstanbul’unda gezintiye çıkarıyor. Bunu yaparken romantik edebiyatın oldukça başarılı parodisini görüyoruz. Zaman zaman ironi ve mizah bahçelerine kapılar açan yazar, güldürürken düşündürüyor. Romanın kahramanı cehaletinden bihaber Bihruz Bey, az buçuk Fransızcasıyla, babasından kalan parayla şık giyinip caka satan, Türkçeyi yetersiz addeden, kendi kültürünü hor gören, kibirli bir züppedir. Hayatı basite indirgeyerek kendi gerçek dışı dünyasında vakit geçiren bir gençtir. Roman boyunca merakla takip ettiğimiz konulardan biri de aşkına kapıldığı hafifmeşrep bir kadın olan Perişev Hanım’ın, Bihruz Bey’in hastalığına nasıl tesir ettiği ve edeceğidir.