Dünyanın en işlek pazar yerinde her şey -ve herkes- satılıktı. papa tarafından verilen görev bile onları korumayacaktı. Çünkü şehrin kendine has kanunları vardı. Bir altın sahtekârlığını ortaya çıkarmakla görevlendirilen Luca ve Isolde, Venedik'e tam da Karnaval zamanı ayak basmıştı. Maskelerin, partilerin ve heyecanın ortasında, Luca ve Isolde arasındaki çekim, ikisinin de inkâr edemeyeceği bir noktaya gelecekti. Ancak aşk serüvenleri, bir simyacının çıkagelmesiyle yarıda kesildi. Belki de aradıkları sahtekâr, bu simyacıydı. Ancak Luca, ona verilen görevle ilgili araştırmalarına başladığında, simyacı gerçek amacını açıklayacaktı: Sıradan metalleri altına çevirebilen Felsefe Taşı'nı yaratmak ve hayat iksirini bulmak. Kayıt altına alınmamış kilolarca altın ve göründüğünden onlarca yaş daha büyük olduğunu iddia eden bir çırak... Bütün kanıtlar, simyacının amacında başarılı olduğunu gösteriyordu. Ancak Luca ve Isolde çözüme yaklaştıkça, gerçeğin hayal edemeyecekleri kadar tekinsiz olabileceğini görecekti.