Toplumun nasıl işlediği, göreli istikrarın nasıl sağlandığı, aynı zamanda toplumun değişmeyi ve gelişmeyi nasıl sağladığı üzerine çalışan herhangi bir kişinin karşısına kısa bir süre sonra Antonio Gramsci’nin popülaritesi giderek artan yapıtı çıkacaktır. Gramsci’nin, Marksizmin yeni paradigmasıyla olan yakın ilişkisi ve düşüncelerini çağdaş siyasal gelişmelere nispeten dolaysız bir şekilde uygulama olanağı, Gramsci’nin terminolojisine ve kuramına yapılan göndermelerin çağdaş literatürde artık bolca bulunduğu anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla, Gramsci’nin özgün düşüncelerini anlamak isteyen herkes zorlu bir görevle yüzyüze kalacak, Gramsci’yi, hem kendisine öncülük edenlerin çalışmalarından hem de ardıllarının iddialarından koparması gerekecektir. Bu kitabın amacı bu zorlukların bir kısmını, Gramsci’nin yaşamı ve çalışmalarına yalın, karmaşık olmayan bir giriş sunarak aşmak, terminolojisini açıklamak, tanımlamak ve düşüncelerinin Marksist teorideki güncel gelişmelere nasıl katkıda bulunduğunu göstermektir. Konunun oldukça betimleyici ve tanımlayıcı bir yaklaşımla ele alınmasındaki umut, bu tartışmanın sadece Gramsci’nin kendisiyle ilgili daha özel başka metinlere aşina olmak için değil, aynı zamanda Marksist bakış açısının bir bütün olarak anlaşılmasını olgunlaştırmak için de kayda değer bir başlangıç noktası oluşturmasıdır.