Faili meçhul bir cinayete kurban gitmiş dâhi babayla muhteris annenin oğlu. İki kadın arasında parçalanmış yazgısının trajik düğümlerini çözmekte kararlı bir (kahr)aman. Toplumun tımarhaneye dönüştüğünü görünce çözümü hastaneye gizlenmekte bulan bir bilge. Peş peşe ısmarlanmış cinayetleri işlerken, ağır ağır filozoflaşan, cellat geleneğinin son temsilcisi. Ülkenin bir düzine sayı çarpıcılığında özetlenen ana açmazları ve bir küme sözcükle çizilen anti-kent İstanbul portresi. Selçuk Altun Annemin Öğretmediği Şarkılar’da, iç içe kurguladığı iki hikaye sarmalında cani ve kurban ilişkisini ters açılardan s(org)ularken, ülkenin gerçeklerinin kıskacındaki İstanbul’u okurlarına sokak sokak arşınlatıyor.