Mustafa öğretmenin yarası tazelenmişti. Gözlerini çevrede gezdirdi, sonra derin bir iç çekti. “Size inanamayacağınız bir durumu daha anlatacağım!” Şu gördüğünüz dere boyuna ve yan araziye kabak, dut fidanları dikmiştik. Ağaçlar bir kaç yıl içinde kocaman olmuşlardı. Okulda ipekböcekçiliği yapacaktık ama yapmaya ömürleri yetmedi. Bol bol dut yedik. Şimdi görüyorsunuz dere boyu çalılık ve ot dolu. Tarla içinde tek ağaç yok. İşte sonrası acıklı. Sonradan okulun sistemi değişti. Okulun müdürü de değişti. Sonradan gelen müdür, “O Köy Enstitüsü denilen komünist yuvalarından iz kalmayacak!” deyip, bütün dut ve kavak ağaçlarını kestirdi. Köklerini bile söktürdü. Şimdi yerleri çalı ve yabani otlarla dolu. Güzelim ağaçlar sakıncalı komünist kurbanı oldu.