1789 Fransız insan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi'nin 16. maddesinde 'hakların güven altına alınmadığı ve kuvvetler ayrılığının sağlamadığı bir toplumda Anayasa yoktur' diye ifade edilen formülasyonun, anayasa hükümlerini hayata geçirmek ve güvencesini oluşturmakla görevli anayasa yargısı kurumunun görev alanıın belirlenmesinde de yol gösterici olmak gerektiiği kuşkusuzdur. Başka bir anlatımla, anayasayı korumakla görevli anayasa mahkemelerinin, 'örgütlenme' prensibi bağlamında anayasal düzeni sağlama işlevini icra etmekle beraber,temel hakların korunması ve bu hakların normatif düzenleme olmaktan çıkarılarak işlerlik kazandırılması yönünde aktif rol alması gerekir. Anayasa mahkemeleri soyut ve somut norm denetimi yoluyla anayasa yargısının anayasal düzeni korumak işlevini başarıyla yerine getirseler de, bu dava türleri anayasa yargısının diğer işlevi olan, devletin sınırlaması ve dolayısıyla, temel hak ve özgürlüklerin korunması bakımından yeterli güvence sağlayamamıştır. İşte, anayasa şikayeti, bu eksikliği gidermek ve anayasa mahkemelerinin temel hak ve özgürlükleri koruma işlevini icra edebilmesi için düşünülmüş anayasa yargısı içerisinde kalan olağan dışı hukuki çaredir.

Benzer Kitaplar