Hayatla hesaplaşmak için çok geç kalmış, aklı başında orta yaşlı bir adam. Gençliğini güvenlikli bir gelecekte takas etmiş, sorumlulukların ağırlığı altında ezilen, başka türlü bir hayatın hayalini bile kurmamış, sürprizsiz ve sekssiz hayatından bıkmış bir iyi aile babası: Sheridan Entwhistle. Sıradan bir işgününün sonunda gelen beklenmedik bir kalp krizi, hiçbir şey için geç olmadığını gösterecektir. Sheridan’ın içinde saklanan anarşist olanca cüretiyle ortaya çıkacak ve o güne kadar mahrum kaldığı her şeyi arsızca talep edecektir: Özgürlük, samimiyet, dürüstlük, vicdan, baş kaldırı, yaşama sevinci ve seks. Hayatını allak bullak eden bu sersemletici macerada Sheridan yalnız da değildir: Düzenle göbek bağlarını koparmış iki genç gezgin, Nirvana yolcuları Yantra ve Jayne, ona yol arkadaşlığı ve rehberlik edecektir.... Anarşist, Sheridan Entwhistle’ın tek kişilik isyanını anlatıyor. Yaşlanmanın kaçınılmaz cehenneminin, orta yaş krizine çarparak rayından çıkan yavan bir hayatın fotoğrafını çekiyor. Aynı zamanda varolmanın ezici baskısıyla, korkular ve güvensizliklerle başa çıkmaya çalışan birbirine yabancı iki ayrı dünyayı, muhafazakar banliyö dünyası ile New Age akımının alternatif dünyasını karşılaştırıyor. Sheridan Entwhistle’ın akılcı, klinik ve egosantrik orta sınıf değerleri, evrenin, doğanın ve tarihi geleneklerin sesini dinleyerek yaşayan Yantra’nın metafizik ve maneviyatçı değerleriyle kapışıyor. Sheridan Entwhistle’ın çizginin öte yanına yaptığı kaçamağa seyirci olurken, çizginin her iki yanının da göründüğü gibi olmadığını keşfediyoruz. Dünyanın işaretlerle dolu olduğuna, hayata direnmemenin erdemine, nihai iyilik ilkesine inanmak istesek de, Hawkins’in ustalıklı hicvi, kıraç toprakta gül bahçesi yetiştirmenin kolay olmadığını bize bir kez daha hatırlatıyor. Anarşist bir hüsran romanı. Hayatı dış yolculuklar dan ibaret sananların hüsranı...