"Neden isyan çıkarmak için kölelere önderlik ettin?" Singbe gözlerini Judson'a dikti, öylece bakakaldı. Tam o esnada şu birkaç kelime odanın içinde bir top gibi patlad: "Köle değil! Singbe köle değil. Afrika!" Herkes olduğu yerde donup kalmıştı. Singbe zincir şıkırtıları arasında elini göğsüne götürüyor, aynı sözleri yineleyip duruyordu. "Köle değil! Afrika!" Judson Singbe'ye doğru yaklaştı. "İngilizce konuşabiliyor musun? Ha? Haydi, bir şeyler daha söyle, durma! Haydi!" "Köle değil! Köle değil!" Singbe yargıca doğru bir adım attı. Denizcilerden biri tüfeğini kaldırıp onu durdurdu. Singbe, Mende dilinde yüksek sesle konuşmaya başladı. "Ben özgür bir Mendeliyim. Yeniden köle olmayacağım. Beni zincirlerle bağlayabilirsiniz. Sırtımı ve ayaklarımı, derisi yüzülünceye kadar kamçılayabilir, bedenimdeki bütün kanı akıtabilirsiniz. Ama köle yapamazsanız. Ben hiç kimsenin kölesi olmayacağım! Bunun için beni öldürmeniz gerek."