Selvigül Kandoğmuş Şahin’in artık “ustalık dönemi” diyebileceğimiz 5. hikâye kitabı ‘Allah Her Yüreğe Dokunur’ içli, kırgın, kırılgan, dokunaklı ama aynı zamanda eleştiri tonu yüksek toplumsal duyarlığı da içeren hikâyelerden oluşuyor. İçe dönük duygu içerimli hikâyelerde nasıl ki nahif bir anlatımı işlek hale getiriyorsa aynı devinimli biçimde 28 Şubat ve 15 Temmuz hikâyelerinde de eleştirel damarı devingen bir anlatıma kavuşturuyor. ‘Allah Her Yüreğe Dokunur’ kırgın ve bir dilemma içre yaşayan kızların iç duygu hâllerinden betimlemelerin yanında 90’lı yıllardan bugüne bir değişim-dönüşüm süreci geçiren Müslüman kadının dünyasına da bazen hafif bazen sert-ağır eleştiriler getiriyor. Sevgi, aşk, ikilemler, acılar ve zulümlerle yüklü derin, soyut ve duygusal bir muhtevayla şekillenen bu eser, okurun yürek tellerine, duyarlık atlasına dokunan niteliği, etkili ve akıcı anlatımıyla dikkat çekiyor. “O ince, narin, makyajsız sade duru yüzüyle, kendine has havasıyla ailesine başkaldıran, okulları terk eden, amfileri yumruklayan, kendini özgürlük ve adalet için caddelere atan, delişmen, inatçı, asi kızdan uzaklaştıkça oldu ne olduysa. Aslında hep o kızı aramak için düştün yollara, tüm çırpınışların onu bulmak içindi. Ama bir türlü bulamadın. Hep yolları şaşırdın, hep dünyalıklar çıktı karşına ve yalan dünyanın oyalayan duraklarından bir türlüadım alamadın. Ah Gülnihal sen böyle olsun istemedin oysa. Ama önüne geçilmez ihtirasıyla ve görkemiyle üzerine üzerine yürüyen durduramadığın bir dünya vardı işte.”