İleri anti-aging yaklaşımlarını ülkemizde ilk uygulayan hekimlerden Dr. Ayşegül Çoruhlu, diyetin biyokimyasını hücre düzeyinde bir denge ile açıklıyor. Diğer tüm diyet önerilerinin eksik bıraktığı parçayı yerine koyuyor. Ne kadar yağ, ne kadar vitamin, ne kadar protein? Genellikle bunlara odaklanıyoruz oysa dikkat edilmesi gereken başka bir nokta daha var: Vücudun genel iyilik ve sağlık halini belirleyen ASİT-ALKALİ DENGESİ. Diyet, hepimizin kilo vermekle ilişkilendirdiği bir kelime. Bu doğrudur fakat asıl mesele sağlıkla ilgilidir; neden kilo aldığımızın anlaşılmasıdır. İnsan organizması hafif alkali olmak üzere programlanmıştır. Aşırı asitlenme farkında olmadığımız en büyük gizli tehlikedir. Kanser, kolesterol, osteoporoz, aşırı kilo alımı, kilo verirken yağ yerine kas kaybetmek, kırışıklıklar, cilt sarkması gibi birbiriyle ilgisiz görünen rahatsızlıklar aynı sebepten kaynaklanırlar: Vücudun aşırı asitlenmesi, yani iç ortamımızın kirliliği. Çözüm basittir: Asit yapan yiyecekleri azaltıp, alkali yapan yiyecekleri artırmaktır. Gerçek evimiz olan vücudumuzu temiz tutmaktır. Et yiyorsak yanında yiyeceğimiz bol yeşillik günahlarımızı silecektir. İçeceğimiz suya yapacağımız küçük bir dokunuş onu kat kat daha faydalı hale getirecektir. Asit alkali dengemizi iyi kurarsak, hayatın tadı tuzu olan kaçamaklarımız için de ağır bir bedel ödemeyiz. Alkali bir diyeti seçmek insanın sağlığı için verebileceği en basit ama en büyük destektir. Vücudunuzla işbirliği yapın. Bu satın aldığınız son diyet kitabı olsun. Alkali Diyet‘in sürprizi var: Sizin için hazırladığımız +4adet çıkarılabilir rehber tablo, kitabın sonunda.