“Hayat Okulu” diye bir şey olduğunu duymuştum. Anladığım kadarıyla okula gitmiyordun ama yaşarken öğreniyordun. Bence okulda boşa vakit harcamaktan iyiydi. Dedemden bana bir iş bulmasını rica ettim. Ve artık bir tamirci çırağıydım. İşe başlar başlamaz usta: – Şu yerleri süpür bakalım Helikopter, dedi. İyi de yerleri süpürmek miydi benim görevim? Hani ben araba tamiri öğrenecektim? Süpürmeye başladım. Sonra müşteriler geldi, öbür mahalledeki çaycıdan çay söyledim. Telefon etseydik olmaz mıydı? Her seferinde öbür mahalleye koşmam normal miydi? Öğleye doğru ayaklarım tutmamaya başladı. Bir de acıkmıştım. Öğlen olmuştu ama biz hâlâ bir şey yememiştik. Bu hayat okulunda yemek yok muydu acaba? İlk günün sonunda bir arabanın koltuğuna yığılıp kalmıştım. Arabasını tamirciden alan amca beni fark etmemiş, alıp götürmüştü.