Türkiye nüfusunun yüzde 10 ilâ 30’unu heterodoks İslâm inancı teşkil ediyor. Aleviler bu heterodoks nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Yalnızca dinsel inanç alanını değil, siyasal alandaki yönelim ve farklılaşmaları da belirleyen bir dinsel cemaat olarak Alevi nüfusun kendi dinamiklerini anlamak önem arzediyor. Alevilerin varlığı bir yandan laiklik ve Türk ulusal kimliği gibi meseleleri yeniden düşünmeyi gerektirirken, diğer yandan Alevilerin bu süreçte kendi siyasallaşma süreçlerini nasıl gördükleri ve nasıl anlamlandırdıkları da önem kazanıyor. Élise Massicard’ın 1980’lerden bugüne, hem Türkiye’de hem Almanya’daki Alevi hareketini inceleyen bu eseri, günümüz Türkiyesi’nde siyaset yapma tarzına ve kimlik sorununa yeni bir bakış getiriyor. Massicard bu araştırmasında yalnızca inanç ögelerine, sembolizme ya da motiflere bakmakla yetinmiyor. Aleviler arasındaki farklı politizasyon süreçlerini, etnik kimlik sorunlarını, siyasal tarihe yansıyan ya da yansımayan konumlanmaları ele alıyor. Dinî inanç, siyasal alan ve cemaat arasındaki ilişkileri oldukça çarpıcı bir analize tâbi tutan bu araştırma, Alevi hareketi ve siyasetle ilişkisini anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.