Biz kimiz? Daha doğrusu tek, biricik, bir tek, yani parçalanamaz olarak yaşamını sürdüren bizler kaç taneyiz? Biz, bizi izlerken yüzümüzde asılı duran gözlerimizin sayısından çok daha fazlayız. Ne kadar reddetsek de, buna razı olmasak da, bu böyle. Parçalanırken ve dağılıp yok olmadan kendi kuyumuzu büyük bir şevkle kazıyoruz. Öte yandan, tam kuyuya düşürülecekken, sırtımızdaki elin kendimize ait olduğunu fark ediyoruz. Şartlar bu denli olgunlaşmışken hâlâ hayattayız. Kuyuda değil. Ferdi Aydın, Shakespare 'den Shelley'e, Chesterton'dan Palahiuk'a kadar bir edebiyatın izini sürmüş bu romanda. Bunu yaparken göğün ışığına, kuyuların karanlığını da karıştırarak kozmik bir evren oluşturmuş.