Gerçek hayat ile gerçek üstü bir hayatın zaman zaman kesiştiği, içinde yaşanılan dünya ile öte dünyalara özlemin ortaya çıkardığı bir roman Alaca Dünya ve Yalnızlığım... Tüm romanlar gibi hayal, tüm hayaller gibi gerçek... Antakya’nın tam ortasında geçen bir fantastik kurgu. Çocukluğumun en özgün, en tatlı tebessümler yayıcı, en çapkın, en sevinçli ve en üzgün anları bir araya gelse ancak bu kadar uzun olurdu. Zor geçen ama hiç yaşayamadığım çocukluğum, bir gün kapısını çaldı yalnızlığımın. Uzun soluklu bir hezeyan fotoğrafı gibi asılı kaldı kalbimdeki koca duvarda. Bu duvarda Antakya’da yaşayan bir avuç insanın, Alaca Dünya ile kurduğu iletişimin en can alıcı anları da resmedildi. Her fırça darbesi, bu resmin karakterlerini ortaya koyuyor. Yaşamın sert gerçekleri ile Alaca Dünya’nın hayalleri içiçe geçiyor. Mahiyar’a duyduğum çocuksu aşk, mektup arkadaşım Jeanne’in tahmin edemediğim fırtınalarla dolu iç yüzü, Hristo Amca'nın sevgi dolu sarraf yüreği, Şayeste Hanım’ın, kendisine bahşedilen gençlik hülyalarıyla dolu Rıfat Bey aşkı, her geçirdikleri günü keseden yiyen sıradan yaşlılar: Mualla Nine ve Nihat Dede, Menekşe ve yaralı geçmişi… Antakya’da çekilen, her karesinde şiş kebap mutluluğunu, humus lezzetini, biber salçası hüznünü ve semavi aşkın 3 ayrı lisanını göreceksiniz.