“Pencereden uzaklaşalım,” dedi. Perdeleri çekip evini ve kendilerini görünmez kılınca tuhaf bir şekilde güvende olduklarını hissetti. Oysa tam rahatlamışken gökyüzü çatlıyor gibi bir gürleme yayıldı şehrin üstüne. Min, Tili’ye sarılıp “Korkuyorum,” dedi. Keşke o da bunu söyleyebilseydi. Sadece korkuyor olduğunu dile getirebilseydi çekinmeden ve bunun sonuçlarını düşünmeden. “Az sonra diner,” dedi inanmadığı hâlde. “Nereden biliyorsun?” diye karşılık verdi Min. Bilmiyordu tabii. Öyle olmasını umut ediyordu yalnızca. Bir çocukla aynı odada olmak yaşadığınız dünyadan daha büyük bir dünyada nefes almak demektir. Çocuk bakışıyla yenilenen ve genişleyen bir dünya Naime Erkovan’ın “Akvaryum Fırtınası.” Dingin bir üslupla nasıl sarsıcı olunabileceğini gösteriyor Erkovan. Bu öyle bir fırtına ki sendeleseniz de kârlı çıkıyorsunuz sonunda. Zira savrulduğunuz yer kendi masumiyetiniz oluyor: Çocukluğunuz.