Felsefe tarihi açısından Akılcılık, 17. yüzyılın büyük Akılcı filozoflarının Descartes, Spinoza ve Leibniz’in ortak felsefi eğilimlerine verilen addır. Aklın deneyden bağımsız, a priori, zorunlu bilgiler ortaya koyabileceği savını temellendiren felsefi görüştür. Temellendirilebilir, doğrulanabilir, sınanabilir bilginin diğer bilme türlerinden, inançtan, imandan ayrılarak kendi başına bir şey olmasında dayanağın akıl olması da bu gelenekle başlatılabilir. Gerçi teknik anlamda Akılcılığın akla verdiği konumu deneycilik, pozitivizm, analitik felsefe gibi diğer felsefi yaklaşımlar paylaşmasa da, bu yaklaşımların da ortak akılsallık paydasında birleştikleri öne sürülebilir.