Muhteşem Süleyman, devraldığı mirasla hem bir Fatih, hem bir Yavuz olmakla kalmaz, Osmanlı’nın hukukunu şeriat, kanunnameler ve yöresel görenekler ışığında hızla sistemleştirerek Kanuni olur. 1540-1541 yılı, Osmanlı’nın hem batıda hem doğuda ele geçirilen her yeni yerle, iyi korunmuş memleketler e bir yenisini eklediği dönemde önemli bir andır... Leslie Peirce, Ayntab Mahkemesi’nin bir yılına ait tutanaklarını ele aldığı araştırmasıyla, dik kafalı ve kendine yeter bir yörenin henüz oluşum sürecindeki Osmanlı hukuk sistemiyle, nasıl da birdenbire bütünleşebildiğini gözler önüne seriyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun, ister bey ister sultan olsun ayrım gözetmeksizin kılıcının acımasız olduğu adalet anlayışı; sıradan insan a gelince nasıl da bir hak tanırlığa, bir gönül yapma işine dönüşüyor. Bu hak tanırlığın canlı tanıkları, çok sayıda mahkeme tutanağında adı geçen Ayntablılardan Kavgacı Esma kadın, Kabadayı Ermeni Karagöz, Yahudi Sarraf Matuk... Kitabın aslını oluşturan üç kadının üç öyküsü ise, dünle bugün arasında geçen yaklaşık 500 yıla karşın, kimi şeylerin değişmeksizin sürdüğünün kanıtı gibi...