İnmenin yaşı yoktur ama şanslısı ve şansızı vardır: şansız olanı afazi ile birlikte ortaya çıkanıdır. Afazinin hangi tipi daha iyidir diye bir soru da olamaz. Bireyde çoğunlukla motor hareketlerini kısıtlayıcı bir felç durumu vardır. Buna ilaveten, ya tutuk afazi sınıfındadır: yani, işittiğini anlar ama kendini sözel olarak ifade edemez ya da akıcı afazi sınıfındadır: yani, konuşur ama konuştuklarından bir anlam çıkarmak olası olmayabilir. Üstelik işittiklerini de anlayamaz. Ne başkalarından duyduklarını anlayabilir ne de kendi söylediklerini anlaması mümkündür. Bu zor durumları hafifleten tek şey, korunmuş okuma veya yazma becerilerinden birisidir. Kısaca, yaşam kalitesi birdenbire bozulan bu kişinin tek desteği ailesi ve erişebileceği bir dil ve konuşma terapistidir. Bireyin öncelikli olarak sağlığına ilişkin riskler kontrol altına alınabilirse hasta kendini olasılıkla bir fizyoterapiste ve aynı zamanda dil ve konuşma terapistine emanet eder. Dil ve konuşma terapisi hiçbir zaman hastaya inme öncesindeki dil ve konuşma yetilerini tekrar kazandırmayı vaat etmez: bu süreç zor ve uzun bir yolda hasta ile terapistinin birlikte çalışmasını gerektirir. Hastanın motivasyonu, psikolojik durumu, yaşı, eğitimi, beyindeki hasarın şiddeti, el-kol-bacak hareketlerini tekrar kazanma isteği, beyin sağlığı, aile desteği, terapilere devamlılığı gibi pek çok faktör dil ve konuşma terapilerinin başarısını etkiler. Hasta terapilerle yeni bir sosyal ortam kazanmaya başlar. Terapi odalarındaki ilerleme ne zaman günlük yaşamaya aktarılmaya başlarsa, terapilerin ilk meyveleri toplanmaya hazırdır.