Nerede bağdan bağa akseden o musiki âlemi, nerede Hapap'ın Osgihan emminin udunun sesi, nerede Santuri Onnik emminin şek şakrak oyun havaları, nerede Efrem dayının, yani Kemani Ethem'in o nağmeli keman sesi...' Hani, nerede bağdan bağa mis gibi mırmırik şarabının kokusu, nerede geceyarıları mahzenlerde gizlice yapılan mis kokulu rakıların, amberi diye anılan kaçak likörün? Ellerindeki bakır kalaylı tokat meşrapalarını topraağa gömülü küplerden doldurup, Haydi ağalar, iyiliğe! deyip, sıhhate, afiyete içen o insanlar neden sessizliğe gömülmüş? Hangi acı poyraz esip de seni böyle tarumar etmiş?