Yaşınız, inancınız, siyasi görüşünüz, kökeniniz, mesleğiniz hatta eğitim seviyeniz ne olursa olsun, bu kitapta farklı perspektiflerden yapılan söyleşiler hepimizi ilgilendiriyor: Dert hepimizin derdi. Çünkü biliyoruz ki hepimiz aynı çatı altındayız ve bu ev hepimizin; yangın sararsa herkesi yakacak. Atatürk Cumhuriyeti’nde son 10-15 yılda neler oldu? Türkiyemizi ve coğrafyamızı ne bekliyor? Bizlere anlatılanlarla gerçekler farklı mı? Dün söylediğinden bugün çark edenler, nabza göre mi şerbet veriyor? Medeniyet seviyesi yüksek ülkelerin gündeminde insanlığın geleceğine dair çalışmalar varken biz halen terör şehitleri, tecavüz edilmiş çocuk, şiddet görmüş kadın, parçalanmış hayvan haberleriyle günler savıyoruz. Yıllardır ‘laik/demokratik cumhuriyet kaybedilir’ ya da ‘inancımı özgürce yaşayamam’ korkusundayız. Diğer yandan insanlar geçim darlığıyla yaşam mücadelesinde. Eğitim seviye ortalaması nitelik ve nicelik olarak düşük. En büyük yara, demokrasiyi kurulduğundan yana tam benimseyememiş bir halk olarak, demokrasinin araçlarından olan sandık başına gidiyor, oylarımızı sandığa bırakıyoruz. Bırakırken de çakma bir sistem içinde geleceğimizi sandıklıyoruz. İşte elinizdeki bu kitap, özellikler ülkemiz siyasetinden farklı görüşlerin, stratejistlerin, sanatçıların, askerin ve hatta Milli Kütüphanenin sesine kulak vererek; “Atatürk Türkiye’si ve cumhuriyetinden sandık sandık uzaklaşıyor muyuz?” sorusuna yanıt aradı.