Bizim yapamadığımızı siz yapın Efendim.‘ dedi. Arkasını dönüp, hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı Gökalp. ‘Seni nerede bulabilirim?‘ diye sordu Abdülhamit. Usulca dönen Gökalp, Güneş doğar, vakti gelince batar. Şüphesiz, batması doğmasına delildir. dedi. Abdülhamit, bu gizemli adamın ne demek istediğini anladı. Tebessüm etti. Elindeki yüzüğe baktı. ‘Doğu ve Batı... Bir gün kudretli bir adam gelir de ikisini bir ederse‘ diye mırıldandı. Bahçeye düşen eflatuni ışık şavkları, siyah zemin üzerinde iç içe geçmiş turkuaz renkli çift hilali mesh etti. Çiçek tarhları arasında yürüyen adam kısa zaman sonra gözden kayboldu.