Gazeteciliğinde evrensel kuralları vardır.Bu ne demek hayatım boyunca bunlara bağlı kalmaya çalıştım.En iyi bildiğim şey de gazetecinin tüm iktidarlara karşı bireylerin ve farklı toplulukların yanında olması evrensel ilkesini hiç aklımdan çıkarmadığımdır.Ana akımda çalıştığım 12 Eylül ve sonrası dönemlerde de bu ilkeyi hiç göz ardı etmedim.Memleket gazeteciğinin önde gelen isimlerinden Tuğrul Eryılmaz sıkı bir 68'li O "isyan günleri'nin " coşkusunu hep içinde duymuş , Mülkiye günlerinde Hüseyin Cevahir'den Mahir Çayan'a Deniz Gezmiş'e dönemin gençliğinin sahip olduğu "daha iyi bir dünya yaratma" hayalini hiç bir zaman yitirmemiş bir 68'li.Eryılmaz aynı zamanda iyi bir gazeteci:Gazeteciğin "sessizin sesi olmak" manasına geldiğini bilen , güçlüye karşı eyvallahı olmayan , doğru bildiğinin peşinde giden bir gazeteci. Tuğrul Eryılmaz , Asu Maro'yla yaptığı uzun söyleşide Türkiye'de ve dünyada 68'li olmanın anlamını, o dönemki arkadaşlıklarını , tanıdıklarını , TRT'den Nokta'ya Yeni Gündem'den Sokak'a ve Radikal İki'ye gazetecilik serüvenini tanıdığı onlarca insanı kendine özgü renkli , sivri dili üslübuyla , hiç sakınmadan anlatıyor. Bir 68'li gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine dair ders kitabı olarak bile görülebilecek , bir vakitler gazeteciğin nasıl yapıldığını , günümüzde ise nasıl yapılmadığını örnekleriyle ortaya koyan keyifli bir söyleşi.