Sultan Hamid'in tahttan indirilmesine ilişkin ilk girişimde bulunduğumuz ve bir emriyle her tarafı kızıl kana boyamaya hazır bir silahlı kuvvet karşısında yapayalnız kaldığımızı gördüğümüz zaman biz, yerimizden yine de ayrılmadık! Askeri ayaklanmayı hazırlayıp düzenleyenler, alçak ve yüreksiz oldukları kadar ihtilal kurallarından da habersizdiler. Tarihlerde okudukları ihtilaller hakkındaki bilgileri de eksikti. İhtilalin nasıl idare edileceğini bilmiyorlardı. İşte böyle miskinler 31 Mart Ayaklanması'nın tertipçisiydiler. Her biri kendisini bir ihtilal kahramanı sanıyordu. Tehlikelerle dolu siyaset sahnesinde aktörlük yapmaya kalkmışlardı. Netice ne oldu? Utanç!... Boş yere dökülen kan... Biz kitabımızda, bu iki buçuk yılın olaylarını özetledik. Vicdanî kanaatımıza ve düşüncemize göre açık, serbest anlattık ve eleştirilerimizi de ona göre yürüttük. Şu iki buçuk yıl içerisindeki olaylarda, melek sandığımız insanların bazılarını şeytan gördük. Kötü zannettiklerimizin de bazılarını melek bulduk. Hayatımızın 12 senesi zindanlarda, sürgünlerde ve yokluklar içinde geçtiğinden, bu yıllar içinde devlet adamlarımızı tanımamaktan ve tek bir amaç takip etmek, yani Sultan Abdülhamid'in hilafet ve saltanat tahtından indirmek amacına hasretmekten dolayı, ilişkiyle değil sadece işittiklerimizle kendilerine güven duyduğumuz bazı kişilerin faaliyetine katıldık. Büyük hatalarda bulunduk. Biz bu kitabımızda hatalarımızı da itiraf ettik. Olayların içyüzünü, içerisinde yer alanlarla birlikte, hatır ve gönüle bakmaksızın tüm çıplaklığıyla açıkladık. Millet, devlet adamlarını tanısın ve artık aldanmaktan kurtulsun diye vatansever geçinen canileri, cinayet ve ihanetleriyle gösterdik.

Benzer Kitaplar