Dünyanın büyük kısmının gözünde 1989 yılı, Berlin Duvarı’nın yıkılışı, Sovyet tipi toplumların çöküşü ve yirminci yüzyıl sosyalizminin yenilgisi ile özdeştir. Öte yandan, özellikle İspanyolca konuşulan ülkelerdeki birçok başka insan için ise 1989, neoliberal şok terapisine karşı Latin Amerika kalkınmasının başlangıcı ve sonrasındaki yıllarda 21. yüzyıl sosyalizmi nin doğuşuyla ilişkilendirilir. Latin Amerika (ve dünya) tarihindeki bu devrimci dönemeç; Caracazo veya Sacudón (büyük kalkışma) olarak bilinir. Bu kalkışma, 27 Şubat 1989’da Venezuela, Caracas’ta patlak vermiş ve hızla Latin Amerika tarihindeki en şiddetli ve aynı keskinlikle bastırılmış bir ayaklanma ya dönüşmüştür. Her halkın, geçmişin derinliklerine dek uzanan kendi yerel devrimci gelenekleri vardır. Bunlar arasında, özgün bir tarih ve kültür, geçmiş yenilgiler ve çözülmemiş köklü sorunlar mevcuttur. Bu tarihsel miraslardan bazıları elbette arkaik olarak görülebilir. Ancak, çoğu zaman olduğu gibi, bunlar, açıkça kendi zamanlarının ötesinde ya da daha önceki mücadelelerle organik olarak bağlantılı olmayan radikal çözümler sunarlar. Kimi zaman ise kaybedilmiş olsa da bir kez daha yeşerecek önemli çıkış noktaları sergilerler. Bu nedenle, dönüştürücü güçleri baki kalır. Geçmişe uzanmak ve bu yerel devrimci gelenekleri yaratıcı yollarla inşa etmek, bugünün engellerini aşmaya yarayacak dil, esin kaynakları ve somut pratikler devşirmek demektir. -John Bellamy Foster