Anlaşılıyordu ki aziz ve bedbaht Türklüğün alnına yazılmış olan elemine yeni bir satır ilave için bütün cihan birbiriyle müsabaka ediyordu. Fakat Türkler artık o kadar çok bedbaht ve müteellim oldular ki bu elem destanına yeni bir satır ilave ettirmemek için yok olma tehlikesini bile göze almışlardır. İşte Çanakkale’de cihana hayretler bahşeden o müthiş ve akılları durduran harika müdafaa ve hücumu, ilelebet yok olup gitmektense daha uzun zamanlar kaim olmak emeliyle çırpınan Türklüğün heyecan dolu ruhu doğurdu. Gelsin… Cihanın en namert milleti, milletlerin ve belki bütün beşeriyetin mazideki ve hatta tarihin bütün devirlerinin yüz karası olan o alçak, o hain millet de gelsin… Çanakkale’de akan Türk kanından seller belki biraz fazla akacak fakat daima aynı vakar, aynı heybet, aynı asaletle akan bu seller, bu kudurmuş kitleyi Adalar denizinin mavi sinesine doğru sürüp götürecektir…