Tagore için, insanın en büyük başarısı, kişisel acılarla dünyanın o engin hüznünü birleştirebilmesinde yatar. Bu dünyadaki yaşamın geçiciliğinden doğan kaçınılmaz hüznü yenmesini bilmiştir o. İlk dönem şiirlerinde klasik Hint temalarından ve Hint mitolojisinden etkilenen ve Sanskritçe’nin zengin çağrışımlarından yararlanan Tagore, son dönem şiirlerinde, süsten olabildiğince uzaklaşır, sözcükler saydamlaşır, en saf müziğin notaları gibi soluğumuzu kesen bir yumuşaklık ve güç kazanır. Yaklaşık seksen yıllık yaşamının sonunda, ölümünden bir hafta önce yazdığı aşağıdaki dizeler bunu somut olarak örnekliyor: